İCLAL AYDIN: “KENDIM OLMAK IÇIN HALA UĞRAŞIYORUM”

İCLAL AYDIN: “KENDIM OLMAK IÇIN HALA UĞRAŞIYORUM”

Ninniler söyleyen bir anne kadar sakinleştirici ve huzur vericidir sıcacık sesi. Samimi gülümsemesine kocaman gamzeleri eşlik eder. Oyuncudur, yazardır, annedir. Yazdıkları hepimizden izler taşır. Bu yüzden de bizi kendi tarihlerimizde yolculuğa çıkarır… Kelimeler onun kaleminde büyüleyici bir forma dönüşür.İclal Aydın demek hayat güzeldir demektir. Bu özel kadınla, çok özel bir röportaj gerçekleştirdik.

Önce anne İclal Aydın ile başlamak isteriz. Kızınızla nitelikli zaman geçirmenin yollarını nasıl buluyorsunuz?

Son zamanlarda çok iş odaklı yaşamama gayretindeyim. Yaptığım işlerin her birini severek, sahiplenerek yürüttüm bugüne dek. Her anne kuşkusuz çok sorumluluk altında ama bekar annelerin taşıdıkları bir parça daha ağır diye düşünüyorum. O yüzden eskisi gibi birkaç işi bir arada yapmaktansa birine odaklanmaktan ve kalan zamanı daha sakin kullanmaktan yanayım. Kitap yazıyorsam sadece kitap, televizyon için bir program yapıyorsam sadece program için çalışıyor ve kalanı kızıma, evime, kendime ayırmaya özen gösteriyorum. Kızım artık çocukluktan gençliğe geçiyor. İzlediği filmleri, dinlediği müzikleri, beğendiği aktörleri takip etmeye çalışıyorum. Birlikte bir kız arkadaşla vakit geçirir gibi vakit geçirdiğimde karşılıklı olarak birbirimizi değiştirip geliştirdiğimizi fark ediyor ve mutlu oluyorum. Soruları da değişti artık. Eskiden “Geceleri neden karanlık geliyor anne?” diye sorarken, şimdilerde “Berlin Duvarı yıkıldığında sen de ağlamış mıydın?” diye soruyor.

“ÇOCUKLA HEP KONUŞMAK GEREKİYOR”

Yazar, program sunucusu ve oyuncu olarak çocukların dil gelişiminde ve kendilerini ifade yeteneklerinin güçlenmesinde neleri faydalı buluyorsunuz?

Aslında az önce tam da bunu anlatıyordum. Öncelikle çocukla hep konuşmak gerekiyor. Bebekliğinden itibaren hiç kesintisiz konuşmak çok önemli. Ben kızıma yaptığı resimleri anlattırırdım ve yazardık. Şimdi o resim defterlerine baktığımda iyi ki yapmışız bunları diyorum. Çok kitap okudum. Hem ona okudum hem onun yanında kendi kitaplarımı okudum. Evde hep okuyan birilerini gördü. Şimdi de onun için seçtiğim biyografik filmleri birlikte izliyoruz. Anne babalara önerim bu kendimce. Sorduğu her yeni soruya birlikte yanıt aramak çok önemli.

“İclal Aydın’la Gündüz Düşleri” adlı bir atölye çalışmanız var. Bu atölyede “Günümüz insanının rutin problemlerinin ve mutsuzluğunun temelinde çocuksu bakış açısından uzaklaşmanın yattığını” söylüyorsunuz. Çocuk bakış açısını nasıl yitiriyoruz ve nasıl geri kazanabiliriz?

Son yıllar biraz zor geçti… Aslında sadece benim için değil; farkındayım. Dünya daha bir karanlığa döndü yüzünü sanki.  İstanbul’a ilk geldiğim günleri çok sık düşünür olmuştum. 26 yaşımdaydım. Başından bir evlilik geçmiş genç bir kadın olmama rağmen ne kadar saf ve sahici bir yaşama sevinci taşıyormuşum! Bir çocuk gelecek kaygısı duymaz. O sadece çocuktur. Büyümek planlayarak gerçekleştirdiği bir eylem değildir. Gelecek kaygısı saflığı bozulmuş yetişkinlerin bir parçasıdır; kaybetmeyi öğrenmiş ve kaybetmekten korkar olmuş insanların hareket nedenleridir. Bu kaygı insanı tedirgin eder, şüpheli ve alıngan kılar. Sıradan hayatın mucizesini kaybeder yetişkin insan. Benim de kaybettiğim gibi… Kaybettiğim o şeyi arıyordum ve ona kavuşmanın yolunun başa dönmek olduğunu fark ettim. Başa nasıl dönerdim peki? Sığındığım kitaplar, müzikler, ülkeler, hikâyeler, sokaklar ve kokularla… “Gündüz Düşleri” işte böyle bir yolculuk. Katılan herkes çok mutlu ayrılıyor. Bu da beni daha mutlu kılıyor.

“ÇOK VİRAJLI VE DEĞİŞKEN YILLARDAN GEÇTİM”

Bir yazınızda da “Başkaları gibi olmayı, onlara benzemeye çalışmayı artık reddediyorum” diyorsunuz. Bu konuda kadınlara tavsiyeniz neler?

İşte bu konuda tavsiye veremem. Bir kitaba ya da filme benzemiyor çünkü bu. Yazdığım günlük yazılar doğal olarak yaşadığım süreçlerin izlerini taşıyor. O dönemlerde benzer duygular içindeysek okurla buluşabiliyoruz. Çok virajlı ve değişken yıllardan geçtim. 11 yıl boyunca günlük yazılar yazdım. Yarısından fazlasına bugün yine imzamı atarım. Ama o bir kısım var ki fena tökezlemişim. Değiştirebilir miyim artık? Hayır… Kendim olmak için hâlâ uğraşıyorum.

Kendine özen göstermeden de olmaz değil mi? Siz kendinize nasıl bakıyorsunuz?

Biraz geç kalmış olmakla birlikte doğal beslenmeye çalışıyorum. Özellikle son zamanlarda erken kalkmaya özen gösteriyorum ve üretmeden tüketmemeye gayret ediyorum. Yüzümü yıkamadan yatmam, sabahları kedimizi ve çiçeklerimizi beslemeden su içmem. Çok su içerim, çok duş alırım. Evim, dolaplarım, mutfağım, banyom güzel koksun isterim. Esanslarım, mumlarım pek kıymetlidir, bu yüzden en çok da bunlar hediye gelir. Vücut ve yüz bakımını düzenli olarak yaptırırım. En çok yoğurt, limon ve kahve tüketirim.

Kızınızı büyütürken kendinize “Şunları yapacağım, şunları ise yapmayacağım” dediğiniz oldu mu?

Sanırım düşündüğümden daha disiplinli bir anne oldum. Hiç umulmadık yerlerde beni bile şaşırtan toleranslarım da olur. Ebeveynlik önceden yapılan planla gitmiyor malumunuz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK YAZILAR